8 Haziran 2010 Salı

Nedir bunlar?



ham ceviz... peki ne işe yararlar? ceviz tatlısı olurlar. yani umarız ki... ilk denememiz olacağından ötürü sonuçları kestiremiyoruz. ama bu işinde hikayesi var tabii, şu şekilde;

büyükada'da yürürken gözüme bir ceviz ağacı takıldı. "ceviz mevsimi neydi?" diye sordum kendime. hafızam beni yanıltmıyorsa ekim ayında falan, çocukluğumun geçtiği acıbadem'deki ceviz ağaçlarına dalardık. o zaman bu gördüklerim, evet... evet evet.. ham ceviz olmalıydı ve ceviz tatlısı için cevizin ham olarak toplanması gerektiğini öğreneli çok olmuştu.

PEKİ NE DURUYORDUM?

tatlı yapmak için ceviz toplama tarihini bilmediğim için, sadece bir tane koparıp deneyelim dedik. fakat sonra öğrendik ki, ceviz tatlısı yapmak için cevizi 1-20 haziran tarihleri arasında toplamak uygunmuş .dayanamadık, bir haftadır gördüğümüz her ceviz ağacana dalıyoruz. şu ana dek 30 küsür ham ceviz var evde. hedefimiz 100+.

sonuçları anlatacağız. iki hafta içinde...

son olarak buradan kargalardan ve çingenelerden özür diliyoruz. cevizin en iyi müşterisi onlar çünkü ve benimkisi bir nevi onlardan çalmak. kusura bakmasınlar. ben de seviyorum yani...

3 Haziran 2010 Perşembe

Cabernet Sauvignon




boşalan şişesinin içinden bir kadın çıksaydı mesela,
lambanın cini misali ama tabii çok daha güzeli...
esmer, kara, kalın ve çatık kaşlı,
kalçalı,
memeli,
baktığında çocuk yapmak istediğin,
kodumu oturtan bir kadın olurdu.

severdim onu da,
şarabı sevdiğim gibi.

White russian : episode - III -



konumuzla bir alakası yok biliyorum. ama gerçekten white, gerçekten russian. google öyle diyor...

2 Haziran 2010 Çarşamba

White russian : episode - II -


Knox Harrington: So you're Lebowski. Maudie's told me all about you. She'll be back in a moment, sit down. Would you like a drink?
The Dude: [as he sits down] Uh, yeah. White Russian?
Knox Harrington: The bar's over there.

***

İzlemeyen kalmamalı!

Papazkarası


Uzaktan bir kız "naber yaa" diyor. Ama tanımıyorum. Bana mı diyor, yanımdaki kızlardan birine mi diyor anlamıyorum. "Allah'ım inşallah bana demiyordur" diyorum. Çünkü hiç mi hiç hatırlayımıyorum.

Bir şarkı yazıyorum kafamdan şu şekilde ;

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum
ama çabuk sarhoş oluyorum.
Üç kadeh papazkarası.
Şaşı papaz gibi bakıyorum.

Kız yaklaşıyor. İnşallah bana gelmiyordur, diyorum. Yanımdakiler de anlamıyor kime geliyor diye. Fakat kız geliyor, tam karşımda duruyor.

"Naber Kerem efendi? Diyor.

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum

Ben tanımış gibi yapıp zaman kazansam mı yoksa doğrudan "ya kusura bakma çıkartamadım" desem mi diye düşünürken kız durumu fark ediyor. "Tanıyamadın mı" diye gülüyor.

ama çabuk sarhoş oluyorum.
Üç kadeh papazkarası.

Elimdeki kadehi gösterip özür diler bir ifade takılıyorum. Ama şarap yüzünden değil biliyorum.

Çok büyük bir kötülük yapıyor bana, kendisini tanıtmadan geri gidiyor. Gecemin de içine ediliyor. Tam bir saat boyunca düşünüyorum nereden tanıştığımızı. Bir saat sürüyor, nereden biliyorsun derseniz, o yaklaşırken saatim "bip" etmişti. İkinci kez "bip" ettiğinde hatırlıyorum nereden tanıştığımızı. Gururla yanına gidiyorum.

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum

"Özlem," diyorum. "Naber?"
"Ne kadar çok kilo vermişsin, ancak profilden çıkartabildim seni" (yalandan kim ölmüş)

Mecburen iki üç laflayıp yerime dönüyorum. Aklımda o gecenin şarkısı, sözlerini çevirip çevirip dinliyorum;

Üç kadeh papazkarası.
Şaşı papaz gibi bakıyorum.

***

not; mehmet yalçın'dan papaz karası yorumu

Sideways...



Beni şaraba başlatan film. Aslına belki de ilk post bu olmalıydı. Filmden sahneler ve fotoğraflar ve elbette pinot noir muhabbeti bizlerle olacak...

1 Haziran 2010 Salı

White russian : episode - I -



Süt,votka,kahve likörü... Bir araya gelmeyecek bir üçlü gibi duruyor ama kazın ayağı öyle değil. Geliyorlar. Ama aslında belki de bir araya gelmemeliler. Neden, çünkü süt, votkanın alkol tadını siliyor biraz. Yatmadan önce içilecek sakin bir akşam içkisi sanıyor insan içerken. Ama öyle değil. Hiç de sakin değil. Başımdan geçen kısa bir hikayeyi anlatayım;

Olabildiğince kısa sürede olabildiğince çok white russian içtim. Bu zaman/adet durumları gayet göreceli, o yüzden buraları geçelim.

Taksimdeydim ve Bostancı'ya gitmem gerekiyordu. Fakat Taksimdeki dolmuş durağına geldiğimde eve gidemeyeceğimi anladım. Taksim parkına gidip biraz yatayım, kendime gelince giderim dedim. Parka gidip yattım. Fakat uyandığımda göztepede bir bankta yatıyordum? arada kendimi teleport mu ettim, taksim'de yatayım derken zaten göztepe'de miydim? madem göztepe'ye vardım, neden eve gitmedim? geride de bu cevapsız sorular kaldı...

***

white russian
tarifi

ekşi sözlükten white russian deneyimleri