2 Haziran 2010 Çarşamba

Papazkarası


Uzaktan bir kız "naber yaa" diyor. Ama tanımıyorum. Bana mı diyor, yanımdaki kızlardan birine mi diyor anlamıyorum. "Allah'ım inşallah bana demiyordur" diyorum. Çünkü hiç mi hiç hatırlayımıyorum.

Bir şarkı yazıyorum kafamdan şu şekilde ;

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum
ama çabuk sarhoş oluyorum.
Üç kadeh papazkarası.
Şaşı papaz gibi bakıyorum.

Kız yaklaşıyor. İnşallah bana gelmiyordur, diyorum. Yanımdakiler de anlamıyor kime geliyor diye. Fakat kız geliyor, tam karşımda duruyor.

"Naber Kerem efendi? Diyor.

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum

Ben tanımış gibi yapıp zaman kazansam mı yoksa doğrudan "ya kusura bakma çıkartamadım" desem mi diye düşünürken kız durumu fark ediyor. "Tanıyamadın mı" diye gülüyor.

ama çabuk sarhoş oluyorum.
Üç kadeh papazkarası.

Elimdeki kadehi gösterip özür diler bir ifade takılıyorum. Ama şarap yüzünden değil biliyorum.

Çok büyük bir kötülük yapıyor bana, kendisini tanıtmadan geri gidiyor. Gecemin de içine ediliyor. Tam bir saat boyunca düşünüyorum nereden tanıştığımızı. Bir saat sürüyor, nereden biliyorsun derseniz, o yaklaşırken saatim "bip" etmişti. İkinci kez "bip" ettiğinde hatırlıyorum nereden tanıştığımızı. Gururla yanına gidiyorum.

Üç kadeh papazkarası.
Çok değil biliyorum

"Özlem," diyorum. "Naber?"
"Ne kadar çok kilo vermişsin, ancak profilden çıkartabildim seni" (yalandan kim ölmüş)

Mecburen iki üç laflayıp yerime dönüyorum. Aklımda o gecenin şarkısı, sözlerini çevirip çevirip dinliyorum;

Üç kadeh papazkarası.
Şaşı papaz gibi bakıyorum.

***

not; mehmet yalçın'dan papaz karası yorumu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder